Bizden Haberler

ARAPÇA NASIL ÖĞRETiLiR? Semineri Gerçekleştirildi / 25.04.2015
Prof. Dr. Mehmet MAKSUDOĞLU'nun sunumları ile gerçekleştirilen "Arapça Nasıl Öğretilir?" başlıklı seminerimiz, Arapça öğretmenlerinin yoğun katılımı ile tamamlandı.
 

25.04.2015

Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği'mizin organizasyonu ile Arapça eğitimleri ile ilgili önemli bir seminer programı gerçekleştirildi. 

 

50 yıla varan eğitim ve yazarlık tecrübesi ile ülkemizde Arapça eğitim çalışmaları ve Arapça kaynak eser yayınları noktasında önemli bir boşluğu dolduran emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet MAKSUDOĞLU, İstanbul'daki farklı okullarda görev alan Arapça öğretmenlerine yönelik "Arapça Nasıl Öğretilir?" konulu bir seminer verdi. 

 

Seminer başlangıcında Mehmet MAKSUDOĞLU Hocamız, seminere iştirak eden her bir öğretmenden kendilerini tanıtmalarını istedi ve hangi yaş gruplarına/eğitim düzeylerine Arapça eğitimleri verdiklerini sordu. Öğretmenlerin hedef ve çalışmalarını da ifade etmelerini isteyen MAKSUDOĞLU, lise yıllarından bu yana Arapça ve yabancı dil eğitimlerine harcadığı emek ve zamanı anlatarak seminere giriş yaptı. 

 

Seminer içeriğinde, 20.yüzyılın büyük bir kısmında Arap dünyasındaki kitapların basım haklarının yabancı ülkelerin elinde olduğuna değinen Hocamız, İslam medeniyetinin görkemli geçmişi açısından bunun büyük bir problem olduğunu ve dil eğitimi noktasında yaşanan gecikmelerin de buraya dayandığını ifade etti.

 

Günümüzde farklı eğitim metot ve materyalleri ile sunulmaya çalışılan Arapça eğitimlerinin, devam etmekte olan bir arayışa işaret ettiğini vurgulayan MAKSUDOĞLU, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, Arapça tabir ve terkiplerin kullanımında aracı dil kullanılmamasını, kavramların olduğu gibi Arapça asıllarının kullanılarak öğretilmesi gerektiğini belirtti. Bu noktada Türkçe dilinde çokça kullanılan Farsça terkip ve tabirlerin karmaşaya sebep olduğunu ifade eden hocamız, Osmanlı aydınlarının böylesi bir sorunla karşılaşmadıklarına açıklık getirdi. 

 

Osmanlıca-Farsça-Arapça arasında kalan "Siyer-i Nebi", "Esma-i Hüsna" gibi kavramların Arap dili fonetiği açısından aykırı bulunduğuna dikkat çeken yazar, 1960'lı yıllardan bu yana ilk yazdığı eserlerde dahi böylesi kullanımlardan kaçınmaya dikkat ettiğini vurguladı. 

 

Tunus'ta bulunduğu süreçte "Yaşayan Diller Enstitüsü"nde aşina olduğu özgün dil eğitimi çalışmalarına açıklık getiren yazar, özellikle yurtdışında uygulanan bazı özgün yöntemlere kısaca değindi. Ülkemizde de Arapça fiil köklerinin Türkçe sözcüklerde farklı kalıplar içerisinde sıklıkla kullanılıyor olması nedeniyle, öncelikli olarak anlatılması gerektiğini, ancak ülkemizdeki Arapça dilbilgisi kitaplarının neredeyse tamamının "isim"i öncelleyerek yazıldığına dikkat çeken Prof.MAKSUDOĞLU, Arapça öğrenmek isteyen öğrencilere 3 türlü defter tutturulması gerektiğini belirtti. Buna göre ilk deftere, eğitmenin aktardığı bilgi ve kaidelerin tamamının yazılmasını, alfabetik olarak fihristlenmiş olan diğer iki deftere ise Arapça-Türkçe ve Türkçe-Arapça sözlük gibi yeni karşılaşılan kelimelerin yazılması gerektiğini ifade etti. 

 

Klasik usûlden bu yana yaygın olduğu üzere Mazi-Muzari fiil tablolarının öğretilmesinden sonra bu tablolardaki her bir fiil türevinin kullanımına derslerde mutlaka yer verilmesini ifade eden Hocamız, aynı şekilde cer harflerinin de mutlaka fiillerle birlikte kullanılarak pratik bir şekilde öğretilebileceğini belirtti.

 

Seminer boyunca sıklıkla "Bir dili bilmek, o dilin mantığıyla düşünebilmektir. Hedef dil, daima kendi mantığıyla düşünülmelidir." tespitine dikkat çeken yazar, fonetik (ses bilgisi), morfoloji (biçim bilgisi) ve sentaks (söz dizimi) bütünlüğü ile dil öğretilmesi gerektiğini ifade etti.

 

Seminerin ardından katılımcılara katılım belgeleri takdim edildi ve derneğimiz tarafından kısa bir süre içerisinde yeni seminer çalışmalarının icra edileceği duyuruldu.